Çok mu sık yaşanır oldu son zamanlarda acaba? Recep Tayyip Erdoğan’ın, Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi’nin 27 Temmuz’da gerçekleştireceğini duyurduğu ziyaret de gerçekleşmemişti, biliyorsunuz. Ankara’ya yapacağı ziyareti “kalp pili” takılacağı gerekçesiyle iptal eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu da anımsayalım. Şimdi bunların üzerine İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin de Salı günü yapılması beklenen ziyaretini iptal edişi gelince, “çok mu sık yaşanır oldu?” sorusu haklılık kazanıyor haliyle.
Her üç durumda da “söylediği” gerçekleşmeyen biri durumuna düşmüş oldu Erdoğan. Dışişleri Bakanlığı devreden çıkarılınca, geleneksel eğilimler dikkate alınmayınca bu son dakika iptallerinin tahmin edilemez oluşu doğal tabii ki.
Reisi’nin ziyareti, İran ile Türkiye’nin aralarının pek de iyi olmadığı düşünüldüğünde, hayli önemliydi aslında. Tabii ki bazı konularda anlaşmanın hemen sağlanması kolay değil, ancak İsrail’in Gazze saldırıları konusundaki görüş ortaklığı başka alanlara da yayılabilirdi. Tabii bunun olabilmesi için Reisi’nin ülkeye gelmesi gerekirdi öncelikle. Ancak İran Cumhurbaşkanı, nedenleri açıklanmayan bir kararla Türkiye gezisini iptal etti. Üstelik ziyaretin yeniden planlanıp planlanmayacağı da belirsiz.
Demek ki, iki ülkenin İsrail-Hamas savaşı konusunda aynı görüşte olmaları gerilimi azaltmak için yeterli değil. Gerilim konuları malum, ama yine de anımsatalım. Öncelikle iki ülke Suriye’de birbirine karşıt konumlanmış durumda. Türkiye, Suriye’deki iç savaş sırasında İran ile Rusya’nın destek verdiği Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirmek için isyancıların çabalarını destekledi hep. Türkiye’nin kurup, yönlendirdiği grupların varlığından söz edilir sürekli.
Karabağ savaşlarında da iki ülkenin tutumu birbirinden farklıydı. İran, Azerbaycan’ın iki kez savaştığı Ermenistan’ı desteklemişti. Bu tutumunda ülkenin güneyindeki etnik Azeri varlığının Bakü’nün güçlenmesiyle İran içinde tehlikeli bir konuma geleceği korkusu da belirleyici elbette.
Türkiye’nin Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni Azerbaycan’ın diğer bölgelerine bağlayacak Zengezur Koridoru projesine de İran pek sıcak bakmıyor. Bu koridorun bölgede NATO’nun varlığına zemin hazırlayacağını söylemişti İran Cumhurbaşkanı. Bu kaygısında haklı olabilir ama asıl neden herhalde koridorun İran ile Ermenistan arasındaki kara bağlantısını ortadan kaldıracak oluşudur. Çünkü bu olursa kuzey ile kuzeybatı Avrupa’ya ihracat/ithalat için kullandığı rotalar Azerbaycan ile Türkiye’nin kontrolünde olacak İran’a göre.
Ancak buna rağmen iki ülke aralarındaki yaklaşım farklılıklarını bir kenara bırakarak İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarına karşı ortak bir tutum sergilemeye başlamıştı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi, İsrail’e karşı ortak bir yanıt oluşturmayı umarak Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştirecekti.
Ama olmadı. İptal gerekçesi açıklanmamakla beraber ziyaretin iptalinin İran’ın Türkiye-İsrail arasında halen süren ilişkilerin varlığından kaynaklandığı kanısı hakim. Gerçekten de Erdoğan’ın kullandığı sert dile rağmen Türkiye İsrail’le ticari ilişkilerini sürdürüyor. Tankerler Türkiye’nin Ceyhan limanından İsrail’e petrol taşımaya devam ediyor hala . Azerbaycan ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nden gelen petrol boru hatlarının Akdeniz limanında son bulması, Türkiye’yi İsrail için kilit bir petrol tedarikçisi haline getiriyor.
Bu ayın başlarında Ankara’da Türk mevkidaşı Hakan Fidan’la görüşen İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan, İsrail’e petrol sağlayan ülkelere tedariklerini kesmeleri çağrısında bulunmuş, Fidan ise bu çağrıyı dikkate almamıştı.
Reisi’nin bu nedenle ziyareti iptal etmesine şaşırmam. Buna rağmen neden Türkiye’ye geleceğini söylediğine de anlam veremem. Şu akla geliyor elbette; planlanan bir ziyareti iptal ederek güçlü bir mesaj iletmek istemiş olabilir mi Reisi? Pek ala mümkün.
Çok olağanüstü gelişmeler olmadığı sürece bu tür ziyaret iptallerine rastlanmaz. Oysa Türkiye’nin başına üçüncü kez geliyor bu. Netanyahu’nun gelemeyişi, her ne kadar sağlık gerekçesini ileri sürse de, ülkesindeki karışıklıklar yüzündendi, büyük olasılıkla. Ama geleceklerini bizzat Erdoğan’ın duyurduğu Sisi ile Reisi’nin ziyaretlerini iptal etmeleri Ankara’ya tavır almaktır. Son anda iptali gerektirecek bir değişiklik mi gördüler Türkiye’den?
Eğer öyleyse neyi ne zaman yapacağı belli olmayan, her yaptığıyla da sorunlu olduğu ülkelerle diyaloğu ortadan kaldıran bir ülke konumuna getirdi kendisini Türkiye.
Hem dostları hem düşmanları tarafından tutumları “tahmin edilemez” bir ülke olmanın gurur duyulacak tarafı yok.
Yandaşlar ne derse desin.